Modern oyunu
teknik ve mental açıdan değerlendirmek bize daha sağlıklı sonuçlar sunacaktır.
Bu yazıda sizi rakamlara boğmak istemiyorum. Geçmişten bugüne neler oldu,
örnekleyerek anlatıp basketbolun nereye gittiğine beraber bakmak istiyorum.
Çok değil
bundan 7-8 yıl öncesine bakalım. Boston-Lakers finalindeki savunmaları ve
konsantrasyonu hatırlıyor musunuz? Belki biraz daha hafızayı zorlayarak savunma
sistemlerini ve oyun temposunu da hatırlayabiliriz. Pierce-Garnett-Perkins
üçlüsü, pota altında müthiş bir kuvvet yaratırken aynı zamanda onları hücumda
etkin kullanabilmeniz için tempoyu düşürmeyi de gerekli kılıyordu. Aslında
temelde değişen bu. Günümüze bakarsak.
Artık oyun
değişti. Yine NBA üzerinden gidersek temellerini D'Antoni'li Phoenix'in hatta
Don Nelson'un Golden State'inin attığı, çabuk skor bulmaya odaklı oyun
günümüzdeki şekline evrildi. Bu değişimi sadece koş koş basketbolu herkese
sirayet etti diye görmek doğru değil.
Yine 10 sene
öncelerine gittiğimizde özellikle playoff'ta temponun düştüğünü, oyunun genelde
post odaklı oynandığını görüyoruz. Boston buna bir örnek ama tek değil, o
zamanın Spurs'u, Bynum-Gasol'lu Los Angeles Lakers da bu oyun stiline sahip
takımlardı. Oyunun Avrupa'dan da etkilenerek geldiği nokta ise pek böyle değil.
Sadece koşmaktan öte yukarıda da bahsettiğim gibi hızlı gelmek ve çabuk skoru
bulmak daha mühim.
Bunu biraz
açalım. Günümüzde oluşturulan savunma sistemleri, rakiplerin hücum gücüne
önemli sekte vurmaya başladı. Doğal olarak buna bir tepki, yani yeni hücum
sistemleri gelişti. D'Antoni ve Don Nelson örneklerinde gördüğümüz yüksek hız
ve bol şutu içeren oyun, daha efektif hale getirildi. Ancak bu, savunmayı es
geçmek anlamına gelmiyor. Bugün
"koş koş" basketbolu oynayan Golden State'in ligin en iyi savunma
takımlarından biri olduğunu biliyor muydunuz?
Evrilen
hücumu Miami örneğinde inceleyelim. Her zaman alışılagelmiş pota altı kuleleri
yapısını yıkmıştı Miami. 4 kısalı bir beş, hatta 5.oyuncunun da pota altını
korumaktan uzak olduğu bu beş oluşturuldu. Pekibu takım başarıyı nasıl sağladı.
Savunmada en güvenilen silah atletizm oldu. Bunun getirdiği topa ve pas
kanallarına baskı rakibi sindirip top kayıplarına zorladı. Top çalındığında
veya dengesiz bir şutun ribaundu alındığında ise modern oyunun hücum kısmı
başlamış oldu.
Rakibi
hazırlıksız yakalamak. İşte bu çok mühim ve modern oyunun hücumda dayandığı
temel bu. Rakibin savunması yerleşmeden hızlı ve kolay sayı bulmak. Atletizmin
önemi sadece savunmada değil. Hücumda da herkesin şut atabildiği ve herkesin
potaya penetre edebildiği bir sistem, modern oyunun hücumdaki yapı taşı
denebilir.
Bugün Golden
State, pota altındaki bekçi Bogut ve 4 şutör/penetreci ile sahada yer alıyor.
Bu onlara hem savunmada topa baskı imkanı getiriyor. Kaçan olsa bile pota
altındaki bekçi ile güvenlik sağlanmış oluyor. Hem de hücumda, rakibin kontrol
etmesini imkansızlaştıran bir hale gelinmiş oluyor. Zira her bir departmanı
savunmak mümkün değilken, gerektiğinde şut atan, hiç durmadan hücum eden,
savunmanızı delen, gömülürseniz de ceza şutlarını affetmeyen bir takım halini
alıyorlar.
Özetle
günümüzde moden oyunun evrildiği hal; savunmada baskı, hücumda herkesin her
şeyi yapabildiği ve kolay sayı, hızlı hücum odaklı olmuş oluyor. Çoğu NBA
takımı buna uyacak bir plan dahilinde ilerlese de , demode ve post odaklı sistemleri
(üçgen hücum) deneyen (New York) takımlar da mevcut. Sonuçlar ise modern oyuna
ayak uydurmanın gerekliliğini gösteriyor.